Romanda Adı Geçen Müzikler

Doğan Hızlan söyleşi sırasında sormuştu; bu romanda (Baba Oğul ve Kutsal Roman) ne kadar müzik var diye. Ben de müzikten çok mimari var demiştim romanın bütününü düşünerek. Sonradan aklıma takıldı. Neden böyle bir soru sormuştu? Ona bu soruyu sordurtan neydi? Romana bir daha baktım. İki parçadan söz etmiştim. İkisi de çok farklı zamanlarda dinlediğim ve bende karışık duygular uyandıran şarkılar. Benim için müzik parçaları da diğer sanat yapıtları gibi üzerimde bıraktıkları etkiye göre değerli ya da önemli oluyorlar. İşte bunlar da o parçalardan…  Deep Purple’dan Child in Time ve Vaya Con Dios’dan Nah Neh Nah.

Yeni Kitap: Baba, Oğul ve Kutsal Roman

Yüzü olmayan adam rollerine çıkıyorum artık. Bu saatten sonra, karanlıkta her şey, her şeye dönüşebilir. Ay ışığı vurduğunda bir garip Âdem. Karanlıkta yüzü olmayan adam. Daktilonun gırtlağını sıkıyorum. Babamdan kalma. Baba, oğul ve kutsal roman adına, diye haykırarak saldırıyorum yazmaya. Yaşlı metal bacaklar titriyor. Üst üste basıyor a ve e harflerini. Âdæm çıkıyor siyah maddeden pırıl pırıl. Ara tür. Melez. Parçalı bir resim.

Murat Gülsoy okurları bilir: Âlemler Süreklidir. Zamanda kaybolan Tanpınar, oyunda kaybolan Oğuz Atay, rüyada kaybolan Borges, şehvette kaybolan Nabokov, davasında kaybolan Kafka, kendi hikâyelerinden kaçıp gelen Olric, Gollum, Doktor Ramiz ve daha pek çok yaratıcı ruh, Baba, Oğul ve Kutsal Roman’ın labirentinde birbirlerini arıyorlar.

Murat Gülsoy bu romanında kurduğu fena halde eğlenceli ve kendine özgü âlemde, hem büyü yapmaya hem büyü bozmaya davet ediyor okurlarını. Karanlığın aynasına koyu bir ironiyle, acımasız bir yalınlıkla güle oynaya giriyor, kırıp parçalarına ayırdığı bir hayatı gözlerimizin önüne seriyor. Baba, Oğul ve Kutsal Roman, edebiyatın başkalarının hayatlarına kaçıp saklanmanın değil kendi dehlizlerinde dolaşmanın bir yolu olduğuna inananlar için….